31 Ocak 2016 Pazar

Gezdim Gördüm: St. Petersburg 2

Sankt Petersburg Seyahati 2

Tekrar merhaba... Bir önceki yazımda Petersburg'a giderken neler yapmalı, nerede kalmalı ve neler yemelisiniz bahsetmiştim. Okumak için buraya tıklayabilirsiniz :) E gelelim gittiğinizde görmeden gelmemeniz gereken yerlerin listesine :)
  • İsa'nın Dirilişi Kilisesi/ Hram Spas-na-krovi/ Yeniden Diriliş Kilisesi/ Sıçramış Kan Kilisesi
 


Gördünüz üzere, bitmek bilmeyen bir isim listesiyle karşımızda :) Rusların tarihi de bizimkisi gibi uzun ve karmaşık olunca her yaşanan olayla yeni bir isim kazanmış. Açıkçası Rusya'nın simgelerinden biri olan bu kiliseyi daha gitmeden fotoğraflardan tanıyordum. Masalsı, şirin ve bence biraz çocuksu mimarisiyle oldukça farklı bir kilise :) Aktif olarak kullanılmıyor, yalnızca müze. Giriş ücreti 20 TL civarında. Açıkçası Rusya'da en çok müze girişlerinde para harcıyorsunuz. O yüzden müze girişleri için bütçenizi iyi ayarlamanız gerekiyor. Bu müze, gördüğüm yerler arasında en etkilendiğim müze. Kilisenin içindeki her bir duvar, kolon, tavan aklınıza gelen herbir köşe mozaik işçiliği ile resmedilmiş. Öyle şaşırtıcı ki inanamazsınız!


Fotoğraflar çok net olmadı malum kilise ışıkları fotoğraf çekmeye çok uygun değil. Bu zavallı kilise insan zulmune -Bolşevik İsyanı sırasında depo olarak kullanılmış!- ziyadesiyle uğradığı için çok fazla restorasyon geçirmiş. Kilisenin içinde yapılan restorasyonu anlatan bir bölüm de yapmışlar.
  • Hermitage  Müzesi 

Müze deyip geçmeyin, kendisi dünyanın en büyük ve en eski müzelerinden biri. Öyle ki içinde Eski Hermitage, Yeni Hermitage, Hermitage Tiyatrosu ve Kışlık Sarayı barındıran devasa bir yapı :) O kadar devasa ki dışarıdan ancak panoramik fotoğraf olarak çekebildik :) Önünde de devasa bir meydan var, her Avrupa şehrinde olan cinsten. Önünde festivaller, kutlamalar, anmalar yapılan... Bina devasa da içindekiler farklı mı? Asla! İçini gezmek için kesinlikle girişten bir harita almanız gerekiyor ki o bile yetmiyor, kaybolmak adetten :) Tam 1 gününüz bu müzeye gidiyor, bu yüzden planlamanızı buna göre yapmalısınız. Klasik bir söz olacak ama zaten 1 gün de yetmiyor. Doğudan Batıya birçok kültürden eserler var bünyesinde. Ama en etkileyici olanlar tabii ki Rus kültürüne ait olan parçalar. Şatafat sözcüğünü bildiğimi düşünüyordum ama bu müzeyi gördükten sonra ne anlama geldiğini gerçekten öğrenmiş oldum :D Her şey çok büyük, çok parlak, çok pahalı ve süslü...




İtalya'ya gittiğimde sanattan sıkıldım, heykel görmek istemiyorum diye bağırmıştım :p Burada da sonsuz sayıda tablo var, büyüklü küçüklü. O kadar çok detay var ki ne fotoğraflamaya ne de ayrıntılı incelemeye mecaliniz kalmıyor. Ama şahane bir saray, mutlaka görün :)


  • Kazan Katedrali 

Bugün hala bir kilise olarak kullanılmaya devam eden devasa yapılardan birisi. Meşhur Nevsky Prospekt üzerinde yer alan bu kilise Ortodoks Ruslara hala hizmet ediyor. Farklı kültürler hakkında daha çok bilgi edinmek adına ziyaret edebilirsiniz. Çıkışta tam karşıdaki Singer Cafe'de çay içmeyi unutmayın ama :)
  • Sir İsaac Katedrali

O kadar geniş bir yapı ki, hiçbir makinanın kadrajına sığmaz. Bu yüzden dış çekim fotomuz biraz kötü :( Bizim masalsı İsa'nın Dirilişi Kilisesi yapılana kadar şehrin en büyük kilisesi ünvanını elinde tutan bu yapı, hem iç mekanıyla hem de kulelerinden sunduğu 360 derece şehir manzarasıyla mutlaka uğranılması gereken bir yer :) Kuleye çıkmak için ayrı, içini gezmek için ayrı para ödüyorsunuz. Ve evet, biraz pahalı. Ama verdiğiniz paraya değiyor gerçekten. İç dizaynı klasik kilise süslemelerine sahip, yağlı boyalar, mozaik işlemeler gibi. Ama 300 basamak çıkarım hiç de yorulmam, derseniz çook çook güzel bir şehir manzarasını izleyebilirsiniz. 


  • Geriye Kalanlar
Açıkçası gezip gördüğümüz her şeyi yazsak sayfalar yetmeyecek. Peter ve Paul Kalesi, Rus Devlet Müzesi, Peter ve Paul Katedrali, Kunstkamera Müzesi, Old St. Petersburg Stock, Alexander Column gördüğümüz yerlerden bazıları. Şehirde 306 tane müze olduğunu düşünürsek gidip görecek çok fazla şey var demektir. Müzeler dışında St. Petersburg için Rusya'nın Venedik'i denildiğini unutmayın. Sokaktan çok kanal var şehirde. Bu kanallarda da tekne gezisine katılarak şehir turu yapabilirsiniz. Ama İngilizceyi tercih etmeyi unutmayın :) Bu turlar geç saatlere kadar devam ediyor. 



Şehrin gecesi ayrı gündüzü ayrı güzel. Gece klüplerini tercih etmezseniz mutlaka ünlü caddelerinde ya da nehire kenarında turlamayı ihmal etmeyin. Şehir muhteşem bir zevkle yalnızca sarı renkle aydınlatılıyor bizde olduğu gibi rengarenk değil. Bu da akşam dahi oldukça sofistike görünmesini sağlıyor.

Açıkçası bizim gittiğimiz tarihlerde beyaz geceler bitmişti. Siz bu tarihlere denk getirebilirsiniz. Fiyatlar biraz daha pahalı oluyor ama Türkiye'de tanık olamayacağınız bir doğa olayı için değer bence :) Bunlar dışında sokak konserleri, parklar, ya da gece 01:00-02:00 saatleri arasında açılan büyük köprüyü görebilirsiniz :)


Bize tarih derslerinde, şehrin kurucusunu, Deli Petro olarak öğretmişlerdi ama Ruslar Büyük Petro (Peter the Great) diyorlar. Oldukça çılgınca planlar yaparak şehri bir bataklığın üstünde yaratmış. Ama çabalarına da değmiş. Sanata ve bilime oldukça ilgili olan Büyük Petro'nun şehri o kadar güzel ki, Hitler'in de hayranlığını kazanarak 2. Dünya Savaşı'ndan hiç zarar almadan kurtulmuş. Hitler savaşı kazanacağına o kadar inanmış ki, Petersburg'da gerçekleşmek üzere bir balo bile organize etmiş. Neyse ki kazanamamış da şehir de Hitler'in eline hiç geçmemiş. Bu güzel şehri ilk fırsatta görmenizi diliyorum. Herkes için bir şeyler olduğu kesin :)


Seyahatler hiç bitmesin, hep gezelim, hep görelim :)













2 yorum: